ALLAH Teâlâ kıyamet gününde üç kişiyle konuşmaz | www.corek-otu-yagi.com

 

 

 

ALLAH’IN KIYAMET GÜNÜNDE KONUŞMAYACAĞI KİŞİLER

Hazret-i Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- buyurur:

“Üç kişi vardır ki, kıyâmet günü Allâh onlarla konuşmayacak, yüzlerine bakmayacak ve kendilerini temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap vardır.”

Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-’in bu sözleri üç defa tekrarladığına şâhit olan Ebû Zer -radıyallâhu anh-:

“−Adları batsın, umduklarına ermesinler ve hüsrâna uğrasınlar! Kimlerdir bunlar yâ Rasûlallâh?” diye sordu.

Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-:

“−Elbisesini (kibir ve gururundan dolayı kurula kurula) sürüyen, verdiğini başa kakan ve malını yalan yeminle pazarlayan!..” buyurdu. (Müslim, Îmân, 171)

Bu beyânlar gösteriyor ki, başa kakarak ve inciterek yapılan hayırlar, kulu azâba dûçâr eden ağır cürümlerdendir. Çünkü kalbler, nazargâh-ı ilâhîdir. Mevlânâ Hazretleri buyurur:

“Sen varlığını, malını ve mülkünü güzel bir şekilde infâk et de, bir gönül al! Ki o gönlün duâsı mezarda, o kapkara gecede sana ışık versin, nûr olsun!..”

YOKSUL VE MUHTAÇ KİMSELER CÖMERTLER İÇİN NİMETTİR

Yine Hazret-i Mevlânâ -kuddise sirruh- hikmet dolu beyitlerinde Cenâb-ı Hakk’a şükür borcunun îfâsına vesîle olması sebebiyle yoksul ve muhtaç kimselerin cömertler için bir nîmet olduğunu, sehâvetin ancak onlarda mâkes bulduğunu, bu sebeple onların gönüllerini incitmemek gerektiğini şu şekilde anlatır:

“Yoksul kişi cömertliğin aynasıdır. Sakın aynaya karşı gönül kırıcı sözler söyleyerek o aynayı buğulandırma.

Allâh’ın cömertlik tecellîsinin bir tezâhürü de fakirlerdir. Hak Teâlâ, fakirleri kerem sâhiplerine mürâcaat ettirir. Böylece hamiyetli zenginler için saâdet yolları hazırlanır. Hak Teâlâ’nın bir başka cömertlik tecellîsi de, yoksula yardım etmesi için zenginin gönlünde sevgi ve merhamet duygusu uyandırmasıdır.

Yoksul kişi nasıl cömertliğe, iyiliğe muhtaç ise, cömertlik ve iyilik de yoksul kişiye muh­taçtır. Güzeller, güzelliklerini seyretmek için nasıl tozsuz, passız, parlak bir ayna ararlarsa, cömertlik de yok­sulları, zayıfları öylece aramaktadır.

Şu hâlde yoksullar Hakk’ın cömertlik aynalarıdır. Varlıklı olanlar, kendi keremlerini orada seyrederler. Hak’ta fânî olan sâlih zenginler, servetlerinin bir emânet olduğunu idrâk ederek Hak karşısında nefislerinin acziyetini anlamışlar ve ilâhî cömertliğin mâkesi olmuşlardır. Hakk’ın cömertliğinden bir nasîb alarak sehâvette fânîleşmişlerdir.

Az veya çok sâhip olduğu varlığını, kalbinde taşıyanlar, âhiret fukarâsı olan bedbahtlardır. Bu tip insanlar, Hak kapısında değildir. Varlıkları izâfîdir, kapı dışındaki nakış ve sûretten ibârettir.

Bunlar, gönülleri Allâh’tan uzak düşen gerçek zavallı ve rûhâniyet fakirleridir. Zâhirî varlıkları ise bedbahtlıklarının cansız bir nakşı, solgun bir resmidir. Bunlar, hakîkatten habersiz, rûhsuz kişilerdir ki, sen bunlara yakınlık gösterme! Sakın ha köpek resmine kemik atma!..

Dikkatli ol; bu ölülerin önüne yemek tabağı koyma! Onlara iltifat edip yakınlık gösterme! Öyle varlık sâhipleri, mahşerin sefil dilencileri olacaklardır!..

Böyleleri mânâ değil, ekmek dervişleridir. Onlar, sefâletlerini saâdet sanırlar, kendilerine göre güzel yemekler yer, tatlı şerbetler içerler. Gerçekte ise, ilâhî lokmadan nasipsizdirler.

Ey bu hüsrâna düşmek istemeyen! Sen mahlûkâtı cömertliğinle kuşat ki, âriflerden olasın!..”

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*