Allahu Teâlâ rahmet eylesin, kabrinde nur içinde yatsın, ruhu şâd olsun, baba dostu, aksakallı, yaşı yüzü geç…miş, mübarek bir Mehmet Amca vardı; göğsünde istiklal madalyası, eli tesbihli, ağzı dualı, boynu bükük, hali mütevazı, ahlâkı çok güzel, işi dürüst, dili tatlı, hakiki bir mü’min idi. Medine-i Münevvere’de anlattılar:
Karısı ağır hastalanmış, ölüm döşeğinde yatarken, yanına girdiğinde:
“Efendi! Bana haklarını helal et!” diye rica etmiş; Mehmet Amca da:
“Hanımcığım 60 küsur yıllık evliliğimizde beni hiç kırmadın, üzmedin, darıltmadın; senden çok memnunum, ne hakkım olabilir ki varsa helal olsun…” diye cevap vermiş.
60 küsur yıl bir arada yaşayıp birbirini hiç kırmayan İslâmî bir aile! Mehmet Amca yakınlarına anlatmış:
“Hanımım, maşaallah, çok vefalı, çok sadakatli bir hatun idi, vefatından sonra bile iki sene sabahları rüyama gelip beni namaza kaldırmaya devam etti…” demiş.
Çok garip ve ibretli bir diğer maceraları da şöyle:
Mehmet Amca, hanımının vefatından sonra yine gelmiş, konuşa konuşa tavafı beraber yapmışlar, sonra Mehmet Amca içinden kendi kendine:
“A! Yahu bizim hanım vefat etmiş değil miydi? Dönüp bakmış hanım yanında yok…”demiş.
Bir yanıt bırakın